22 Ekim 2008 Çarşamba


KİTABA OLAN SEVGİ


Kitap okumak çok önemli bir kavramdır. Kitap okumanın bir sürü yararı vardır. Kitap okumayı sevmeyenler de vardır tabi. Yararı, kitap okumak yazılılarda bize zaman kazandırır. Çünkü Türkçe derslerinde hızlı okursak, dolayısıyla yazılılarda da bizlere zaman kazandırır. Biz Türkçe derslerinde de kitap okumuş oluruz, ama bu yeterli gelmez.

Kitap okumayı sadece ders içinde değil, ders dışında da okumalıyız. Kitap okumak karşımızdaki kişiye daha güzel ve daha anlamlı konuşmamızı, güzel sözle insanlara yaklaşmamızı, güzel ahlaklı olmamızı sağlar. Bir düşünelim, hiçbir kimse kitap okumasaydı, bu hayat ne kadar sıkıcı olurdu. Herkes cahil, birbiriyle geçinemez olurdu. Zaten Türkçeyi bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır. Çünkü Türkçe bizim kendi dilimiz, onu biz koruyup sevmezsek, o zaman kim koruyup sevecek, onu biz koruyup sevelim, bilmeyenlere öğretelim.

İnsanlar kitap okuyarak boş vakitlerini değerlendiriyorlar. Kitaplar bazen insanların hayatını değiştiriyor. İnsanlar kendince ufak gezintilere çıkıyor. Bazen üzülüyor, bazen seviniyor. Bu duyguları hissetmek için sadece bir kitap alıp okumamız yeterli. İşte kitaplar olmasaydı, bu duyguları hissedemezdik. Kitap okumak insanın ufkunu açar, hem dinlendirir, hem de bizi bilgilendirir. Onun için hepimiz kitap okumalıyız.



Nesibe AYAŞ
6/B Sınıfı


BAŞARILI OLMANIN YOLU


Başarılı olmanın yolu, ilk başta çalışarak daha sonra tekrar yaparak olur. Tekrar yaparsak işlediğimiz konuları hatırlamış oluruz. Biz uyusak bile, beynimiz uyumaz. O sürekli çalışır. Gerekli olan bilgileri ayırır, tabii biz ona ayır dersek.

Başarılı olmak istiyorsak her zaman, sık sık tekrar yapmalıyız. İleride iyi bir meslek sahibi olmak istiyorsak çalışmalıyız. Çalışmadan hiçbir şey elde edemeyiz. Tabiî ki çalışmanın yollarıda var. Nasıl çalışıp iyi bir meslek sahibi oluruz? Bu sorunun cevabı, 6. sınıfta, 7. sınıfta ve 8. sınıfta girdiğimiz SBS’lerin ortalamaları alınıp, hangi liseye gideceğimiz belli olur. Neden güzel bir işte çalışmayalım ki? Kim istemez ki güzel bir işte çalışmayı. Başarının yolu çok çalışmaktan geçer, çok çalışırsak ileride avukat, doktor, öğretmen olabiliriz. Bu mesleklere sahip olursakta mutlu oluruz. Tabii bundan da önemlisi para kazandıran bir meslekten çok kendi sevdiğimiz ve daha başarılı olabileceğimiz bir mesleği yapabilmemiz için çalışmalıyız. Bunun için her biri bir aşama olan dersleri iyi öğrenmemiz, öğrendiğimiz bilgileri ilerideki hayatımız da kullanacağımızı göz ardı etmeden aşamaları birer birer geçmeliyiz ve başarıyı elde etmeliyiz.

Başarılı bir insan olmayı herkes ister ama başarıya ulaşmak için adımlarımızı yerinde ve zamanında atmamız ve her adımın hakkını vermemiz gerekir. Ancak o zaman belirlediğimiz hedefe ulaşabiliriz.



Nesibe AYAŞ
6/B Sınıfı

19 Ekim 2008 Pazar

Fen bilgisi direnç sunumu

Fen bilgisi beslenme sunumu 2 adet

Fen bilgisi bazlar sunumu

Fen bilgisi basınça ilgili testler

http://rapidshare.com/files/143953597/bas__305_nc_test_sorular__305__1.rar Fen bilgisi basınça ilgili testler

fen bilgisi basınç sunumu

http://rapidshare.com/files/143953596/bas__305_nc_1.rar fen bilgisi basınç sunumu

11 Ekim 2008 Cumartesi



DÜNÜ VE BU GÜNÜYLE BAYRAMLAR
Çocukken bayramlar çok güzeldi.Küçüğüm diye herkez para
verirdi.Ama şimdi hiç güzel değil.Kimse eskisi gibi para vermiyor.
Benim bayramlarımda bundan başka pek bir fark yok aslında.
Bayram sabahı kardeşim ve babam namaza giderler.Namazdan
gelince babamın ve annemin elini öperiz.Kardeşlerimin en büyüğü
ben olduğumdan kardeşlerim benim elimi öperler.Uzak akrabalarımızı
ararız.Evde mishafirlerimizi ağırladıktan sonra bizde sokağa çıkar
herkezle bayramlaşırız.Bayramın 2.günü sabah anneannemin yanına
gider akşam geliriz.Babaannemim evi uzak olduğundan bayramın 3.
günü oraya gideriz.Babaannermin evi 3.günü çok güzel olur.
Tüm sülale orda oluruz.Aslında bayramlarımın arasında pek bir
fark yok.Hep aynı şeyler olur.Bayramların en güzel yani şekerler ve
çikolatalar .En güzel şekerler ve çikolatalar babaannemin yanında
olur.Ceyhan'a her gidişimde dedemin mezarını da görürüm.Ve
dedemin yanına her gittiğim de arkadaşlarımıda görüyorum.Onlar da
her bayram geliyorlar oraya.Ama bir anlamda şanssızım ben çünkü
dedemi hiç görmedim fotoğraflarda bile görmedim.Dedemi yani
dedelerimi hiç görmediğimden onları çok merak ediyorum.
Anneme ve babama hep soruyorum onların nasıl biri olduklarını
anlata anlata bitiremiyorlar çünkü ikisede çok iyiymiş.
Dedemi görüp onların ellerini öpmeyi çok isterdim...

kitap konulu kompozisyon örneği


KİTAP
Kitap en iyi dosttur.Sıkıldığımızda yanımızdaki tek dostumuz
kitaptır.
Kitap okurken kendimizi başka bir dünyada buluruz veya mace-
ralarla dolu bir yolculukta.Ben kendimi her ikisinde debuluyorum. de buluyorum
İnsanın bir kitabı okuması için o kitabı sevmesi gerekir.Sevmeli
ki sonunu yani finali merak etsin.Çünkü kitabı okumak için merak
edip sevmesi gerekir.
Kitap kelime dağarcığımızı geliştirir.Yeni kelimeleri ve anlamları-
nı anlamları ve kullanıldıkları yerleri öğreniriz.
Ayrıca kitap kültür zenginliğidir.Mesela ben tarih kitaplarını çok
okuyorum ve zevk alıyorum.Çünkü geçmişimi merak ediyorum.
Geçmişte ne olduğunu yaşadığım yerin nasıl alındığını alındığını bu
yüzden tarih derslerinde zorlanmıyorum.
Kitap okuyan insanla okumayan bir olamaz.Kitap okuyan kişinin
yürümesi , davrnışları , tavrı,konuşması her haliyle kültürünü gösterir.
Kitap pek çok şeyi öğretir bize.Ben kitpsız bir yaşam düşünemi-
yorum.
Kitap okumak ile ilgili bir tartışma vardı. ''çok gezen mi yoksa
çok okuyanmı çok bilir ?''Bencede her ikiside...
Ben bildiklerimin %45 'ini okuyarak %25 'ini izleyerek %15 'ini
dinleyerek %15'ini gezerek öğrendim. Görüldüğü gibi en çok oran
okumağa yani kitaba ait.
Bence bilgilerimizin izleyerek bölümü okumak vardır.Çünkü
insanlar özellikle öğrenciler , televizyon izlemeyi kitap okumaya
tercih ediyorlar. Belki o insanlar da televizyon izlerken bir şeyler öğ-
reniyordur.Tıpkı haylaz bir öğrencinin sınav kopya hazırlarken bi şey-
ler öğrenmesi gibi...

benim odam isimli kompozisyon örneği


BENİM ODAM
Ben eskiden kardeşimlerimle kalıyordum.Bir odada dört kişiydik.Çok acıydı.
Kardeşim daha doğrusu kardeşimlerim dağınıktılar.Benim odam da olduğundan
ben toplamak zorunda olurdum.
Ama odamı ayırmam fazlasıyla çok iyi oldu.Yeni odam evin güneş alan yerin-
de Çok aydınlık.Odam ve çok da kalabalık.Aslında ben evin depozitesini aldım.
Ama oda odadır.Çok masa vardı. Belkide dört tane birini attık.Birini kaldırdık.
birini kardeşlerimin odasına koyduk diğeri de zaten benim odamda.
Benim odam tek pencereli tam karşısında çekyat var.Açıkçası karyolamı
çok özledim ama şimdiki tatağıma alıştım.Pencerenin tam önünde çalışma
masam var.Sağ köşede bilgisayar var.Pencerenin solundaki köşesinde kocaman
bir kitaplık var ve içerisinde bir sürü kitap var.İnsanın kişisel bir odası olması
çok güzel duygu.Hem de kişisel olduğundan insanlar odaya baktığında odanın
temizliğini ve düzenini tek bir kişi açısından düşünürler.Atalarımız ne demiş;
'Aslan yattığı yerden belli olur.''o açıdan tek kalmak çok güzel .Ama tek kalmanın
sorumlulukları var.O odanın temizliğine ve titizliğine dikkat etmek gerekiyor.
Ben sabahları zaman bulabilirsem yatağımı düzlüyorum.
Hergün okuldan glince yatağımı topluyorum.Kitaplarımı düzlüyorum.
Üniformamı asıyorum.Odamı süpürüp siliyorum.Kardeşlerimin odasını sormayın
gitsin.Berbat bir halde bazen acıyıp elbiselerini katlıyorum.Fakat bu nadir oluyor.
Sonuç olarak insanın yaşadığı yerin kurallarını kendi belirlemesi ve o odanın
düzenini kendi belirlemesi çok güzel bir duygu hem de fazlasıyla…

6 Ekim 2008 Pazartesi

saçmalamak istiyorum bugün


bugün canum yine saçmalamak istiyor..Karmakarışık duygular daha baskın geliyor insana,düşünceler-duygular kopuk kopuk...15 şehit..dile kolay ama ateş düştüğü yeri yakıyor nihayetinde..Aynı yer ve toplamda 44 şehit...Allah belanızı versin yapanlar ve bunun tedbirini bilerek almayan salakların....

Okul açıldı bugün..9 günlük tatil sona erdi ve yine başladı kimine göre ineklik,kimine göre gelecek ....

Kızımı çok özledim yine okuldayken..insanın yavrusu demke herşey demek olmasada hayatın merkezi demekmiş inede...


kitap okumak güzel bi alışkanlık ve bu alışkanlığı gittikçe kaybetmekteyim...kolilere sarılı halde bekleyen binlerce kitap benim kendilerini okumlarını bekliyor ama ben halaa salaklık ederek okumuyorum...yazık çoook yazık...

çoraplarım gözüme takıldı birden;masanın üzerinde ekranın heemen solunda...beyaz ne de çabuk kirleniiyor,daha sabah giymiştim....

dün akşam acaip bişey oldu..forumun teknik işlerini yaparken sen git bir bardak sütü klavyenin üzerine dök:)

uykum var.....

dedim ya saçmalamak istiyorum diye...serçe gibi daldan dala...dandini dandini bostanaaaa....

5 Ekim 2008 Pazar




Egemenlik Ulusundur

Egemenlik bir topluluğun, bir devletin ülke üzerinde sahip olduğu tüm yetkilerdir, hür olmak, yetki sahibi olmak, hâkimiyet anlamlarına gelir. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk egemenliğin halka ait bir olgu olduğunu "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." sözü ile açıklamıştır.
Türkiye'de egemenlik fikri Kanun-ı Esasi ile gündeme gelmiş, fakat kabul edilmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile olmuştur. Kanunda yer verilen "Egemenlik koşulsuz ve sınırsız olarak ulusundur." ilkesi ile halk ve yönetim adına yeni bir dönem başlamıştır.
Yetki sahibi, hür ve hakim bir millet gelişime açıktır, geleceğe umutlu bakar, çünkü çaba gösterecek gücü ve söz hakkı vardır. Egemenliğin millete ait olması, tüm bunları gerçekleştirebilecek bir ortam yaratır, yönetimde söz sahibi olan, kendi kendini yöneten halk daha iyi temsil edilir ve ilerlemeye açıktır. Hâkimiyetin tek kişinin tekelinde olduğu zamanlar düşünüldüğünde egemenlik tam anlamıyla özgürlük anlamına gelir. Yönetimde söz sahibi olmak bir yana her şeyi kabul etmek zorunda bırakılan bir halkın böylesine bir şeref ile ödüllendirilmesi Mustafa Kemal liderliğinde gerçekleştirilmiştir. Mustafa Kemal bir konuşmasında "Huzurlu toplum, güvenli toplum, insan kişiliğine saygılı toplum tam ulusal egemenlikle sağlanır. Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitlik ve adaletin sağlanması, istikrarı ve korunması, ancak ve ancak tam ve kesin anlamı ile ulusal egemenliğin sağlanması ile devamlılık kazanır. Bundan dolayı, hürriyetin de eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası ulusal egemenliktir." sözleri ile bu konuya verdiği önemi göstermiştir.

Edebiyat İle İlgili Kompozisyon



Edebiyat, duygu, düşünce ve hayallerin düzgün bir üslupla yazıya aktarılma sanatıdır. Aynı zamanda sözlü olarak da gerçekleştirilebilen bir sanattır.

Yazılan her metin edebiyat çerçevesine sığdırılamaz. Çünkü edebiyat, insanda estetik duygular canlandırır. Yazmak için yazılmaz. Çok geniş bir yelpazesi vardır. Şiir, düzyazı, drama gibi türler edebiyatın çeşitlerindendir. Dil ve kültürü birbirine bağlayan bir köprü görevini görmektedir. Dil ve kültür, insan benliğinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Yani bir yaşam tarzıdır. Kültür deyince akla ilk dil gelir. İnsanlar arasında duygu ve düşünce aktarımında önemlidir. Kültürün nesilden nesile aktarılması da dil ile mümkündür.

Edebiyat, içerisinde dilin tüm çelişkilerini barındırır. Çünkü dil, yaratıcılıktır ve insanlık sanatıdır. Bazen karmaşık, bazen sade, bazen de doğal bir sanat bütünlemesidir. Dil, sürekli kendini yenileyen bir mekanizmadır. Edebiyat da dil ile zenginleşir.

Türkçeyi güzel ve doğru kullanmak, dile biraz daha önem vermekle mümkündür. Bu konuda düşünürlerin sözlerine de kulak vermek gerekir. Nihat Sami Banarlı " Bizim dilimiz imparatorluk dilidir. Her dil, imparatorluk dili olamaz. Çünkü her millet imparatorluk kuramaz." derken Mevlâna ise, " Gönlü ve sözü olmayan bir kişinin yüz dili bile olsa, o gene dilsiz sayılır." demiştir.


Tiyatro, sahnede, seyirciler önünde gerçekleştirilen, insanın insanca anlatıldığı bir sanattır. İnsan hayatını konu alır. Bir bakıma hayatın aynasıdır.

Tiyatro, birçok yönüyle diğer sanatlardan ayrılır. Yazı sanatı, okunmak için yazılırken tiyatro sanatı, oynanmak için yazılır. Ayrıca tiyatronun, sahne, ışıklandırma, kostüm, müzik, dans ve dekor gibi birçok unsuru da bulunmaktadır. Tiyatroda oyunun değerini seyirciler alkışlarıyla belirler. Tiyatro tüm edebî türler içerisinde en canlı ve hayata en yakın olanıdır. Hem görsel, hem işitsel yönden izleyicilere seslenir. Tiyatronun trajedi, komedi ve dram gibi türleri vardır. Bu türlere göre tiyatro, insanda çeşitli duyguları uyandırır. Örneğin bir trajedi korku ve merhamet duyguları uyandırırken, komedi insan yüzünde bir tebessüm ve gülümseme uyandırır.

Tiyatroda, yetenek ve başarı önemli iki unsurdur. Herkes bir dizide oynayabilir, bir reklam filmi çekebilir ama tiyatrocu olamaz. Televizyonda reyting gibi kaygılar varken, bir tiyatro oyununda böyle bir kaygı bulunmaz. Çünkü tiyatro, bir tercih meselesidir. Şu günlerde tiyatronun televizyona taşınmaya çalışıldığını görmekteyiz. Bu, tiyatro severler adına, çok güzel bir durumdur. Tiyatro, insanlık için önemli bir sanattır. 1961'den bu yana her yıl 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü olarak kutlanmaktadır.

Tiyatro artık, yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır. Konuşma, yazma ve müziğin bir araya geldiği bir sanattır. Güzel sanatlar içerisinde en ilgi çekici ve görsel bir daldır. Tiyatroya hakkettiği değeri vermek gerekir. Çünkü tiyatro toplum kültürünün aynasıdır.






UNESCO 1972 yılında kitapların çocuk gelişiminde önemli bir yer tuttuğu
düşüncesiyle bu yılı "Dünya Kitap Yılı" ilan etmiş, birçok ülkede
kitap sergileri açılarak ve çeşitli etkinliklerle bu önemli olay
kutlanmıştır. Ülkemizde de her yıl, Kasım ayının ikinci haftası
Dünya Çocuk Kitapları Haftası olarak kutlanır.
Bir ülkenin,
toplumun gelişmesi için vazgeçilmez öğeler olan kitaplar bizlere yol
gösteren, yeni dünyalar keşfetmemizi sağlayan, dünyamızı aydınlatan,
yeni bilgiler edinmemizi sağlayan araçlardır. Kitaplar ruhumuzu
besleyen ürünlerdir. Bir toplumun gelişmişlik düzeyi dahi o ülkede
basılan ve okunan kitap sayısıyla doğru orantılıdır, yani okudukça
gelişir bir toplum. Kitap sevgisi ve okuma alışkanlığı çok küçük
yaşta çocuklara aşılanması gereken bir alışkanlıktır ve bu hafta ile
bunu gerçekleştirmek mümkündür. Çocuk Kitapları Haftası ile kitabın
hayatımızdaki önemi vurgulanır, kişilerin gerek kütüphanelerden
yararlanarak gerekse başka yollarla kitaba daha kolay ulaşması
sağlanarak okuma alışkanlığı yaygınlaştırılmaya çalışılır. Ulu
önderimiz Mustafa Kemal Atatürk bu konunun önemini "Türkiye
Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür. Kültür, okumak, anlamak,
görebilmek, görebildiğinden anlam çıkarmak, ders almak, düşünmek,
zekayı eğitmektir." sözüyle açıklar.
Eğer büyük
bir hazineye sahip olmak istiyorsak olabildiğince kitap okumaya özen
göstermeliyiz. Kitap okudukça daha bilgili olup, çevremize daha
verimli olacağız. Okuyup öğrendikçe, huzur ve mutluluğun kuşkusuz
farkına varacağız.

Deniz İle İlgili Kompozisyon




Deniz, yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu
su kütlesidir. Dünya yüzeyinin büyük bir bölümünü kaplayan
denizler başlıca su kaynaklarıdır. Balıkçılık, turizm, ulaşım
alanlarında doğal kaynak olan denizler bulundukları yere hem
zenginlik hem de birçok açıdan kolaylık sağlar.
Açık engin
denizler olan Atlas, Arktik, Hint, Büyük, Güney Okyanusları dünya
üzerindeki en büyük su kütleleridir. Okyanuslarla bağlantısı olmayan
denizler daha küçük çaplıdırlar, fakat bulundukları yer açısından
yine de önem taşırlar. Aral Gölü, Hazar Denizi, Lut Gölü, Büyük Tuz
Gölü okyanusla bağlantısı olmayan denizlerdir.
Ülkemizin üç
tarafının denizlerle çevrili olması coğrafi konum, taşımacılık,
geçiş yolları üstünde olma, balıkçılık, ticaret, doğa zenginliği
gibi açılardan önemli bir ülke olmamızı sağlar. Akdeniz, Ege,
Marmara Denizi ve Karadeniz ile ülkemiz oldukça zengin coğrafi
koşullara sahiptir. Ülkemizde bu denizlerin ılımanlaştırıcı etkisi
turizm başta olmak üzere hayvan çeşitliliği, ürün çeşitliliği,
yerleşim şekilleri gibi farklı unsurları şekillendirir.

Çevre İle İlgili Kompozisyon


Çevre İle İlgili Kompozisyon

Çevre
insanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini
sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları,
fiziki, biyolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamdır. (*) Çevre,
canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri, sağlıklı, düzenli bir
ortamda bulunabilmeleri için bir çerçeve gibidir. Uygun fiziki,
biyolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel çevrenin olmaması canlı
hayatını tehdit eder.
Dünyanın
herhangi bir parçasında yaşayan hayvan türleri, bitkiler, ormanlar,
su ve kara parçaları çevreyi oluşturan doğal unsurlardır. Bu
parçalar bir düzen içindedir ve birbirine bağlıdır, birinin zarar
görmesi zincirleme olarak diğerlerine de zarar verir.
Canlıları
etkileyen tüm dış etkenleri kapsayan çevre, yine canlıların tehdidi
altındadır. Çevre kirliliği başlıca günümüz dünya sorunlarındandır.
Gürültü, hava, toprak, su kirliliği ve başka birçok olumsuz etken
canlı düzen ve dengesini sağlayan çevrenin kirlenmesine, bozulmasına
neden olur. Çevrenin korunması ve çevre sorunlarının çözümünde insan
önemli rol oynar.
Hayatın
devamlılığı, sağlıklı, yaşanabilir bir ortam için yakın çevreden
uzak çevreye her adımda duyarlı olunmalı, alınacak küçük önlemler
ile çevre korunmalıdır.